Kestanepazarı Derneği ve Fidan Eğitim Kurumları Derneği kurucu üyelerinden Hacı Nuri Sevil kabri başında gerçekleştirilen programla vefatının 39. yıldönümünde anıldı.
Anma programına merhumun yakınları, akrabaları ve sevenlerinin yanı sıra Kestanepazarı Halkla İlişkiler Müdürü Mustafa Yaman, Kur’an Kursu hocalarımızdan Şaban Küçük, Mehmet Ali Yakalı ve İbrahim İşlek katıldı. Programda Kur’an tilavet edildi. Kestanepazarı hafızları tarafından okunan hatimlerin duası yapıldı. Programda merhumun amel defterinin kapanmadığı ve bıraktığı güzellikler Kur’an’a hizmet ettiği müddetçe de kapanmayacağı ifade edildi.
Hayatını hizmete adamış olan Hacı Nuri Sevil aslen Manisa/Turgutlu doğumludur. Sevil, Memleketinde bulunan Samiye-Nuri Sevil İlköğretim Okulu, Turgutlu Devlet Hastanesi gibi kamu yararına hizmet eden birçok yapıyı hayata geçirmiştir. Nuri Sevil, son derece dürüst, doğru, çalışkan, yardımsever bir kişi olarak çevresinde sevilip, sayılan bir kişi olmuştur.
Yakın çevresi tarafından “Eğitim Gönüllüsü” olarak adlandırılan Sevil, Kur’an hizmetinin yanı sıra; iş kurmak isteyen, evlenmek isteyen, ev sahibi olmak isteyenlere de yardım elini uzatmaktan geri kalmamıştır.
[caption id="attachment_1591" align="alignleft" width="595" caption="Merhum Nuri Sevil; Okul, Hastane ve Kendisine Müracaat Edenlere Yardım Eden Gönlü Zengin Hayır Severlerden Biriydi"][/caption]Tanrıbuyruğu Hoca Efendi “Evladım seni talebe olarak alıyorum ama bizim derslerimiz bu günlerde bitiyor, sonbaharda dersler başlayınca sen de başlarsın” dedi ve beni İzmir’in eşrafından hacı Nuri Sevil Bey’in yazıhanesine götürdü ve yazıhanede odacı olarak çalışmamı istedi. Ben de hemen kabul ettim. Orada takriben üç ay kadar yaz boyunca çalıştım. Hacı Nuri Sevil’in yazıhanesi ikinci katta üç odalı büyücek bir yerdi. Benim görevim yazıhaneyi temizlemek, açıp kapatmak ve hademelik yapmaktı.
Hacı Nuri Sevil Allah rahmet eylesin çok değerli, dindar, insancıl, dürüst, karşısındakine güven veren saygıdeğer, yaşlı bir kimse idi. Bana bir baba gibi davrandı.
Ayrıca bu zat, Hocanın öğle ve ikindi namazlarından sonra verdiği tefsir ve fıkıh derslerine muntazaman devam ederdi. Hoca da benim o derslere devam etmemi zaten şart koşmuştu. Böylece bir patron ve hademe birlikte çalışıp ve birlikte hocanın derslerine devam ederdik. Hademe olarak çalıştığım bu dönem, hayatımın en tatlı günleri idi. Zira köyden gelmiş bir genç olarak kendime İzmir’de böyle bir muhit bulmam gerçekten Allah’ın bir lütfu idi…