6. Balkan Ülkeleri Diyanet İşleri Başkanları Toplantısı “Manevi ve Sosyal Sorunların Çözümünde Dinin ve Din Adamlarının Rolü” ana temasıyla Arnavutluk’un başkenti Tiran’da gerçekleşti.
12 ülkenin katıldığı toplantının açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Ne yazık ki, dini kurumlar ve din adamları son yüzyılda sekülerizmin etkin gücü ile zayıfladı. Bunda, bizlerin de eksiklik ve kusurları oldu. En başta bizler ve dini kurumlar modern zamanlarda kendimizi adeta mabetlerin içine hapsettik. Bugün biz toplum önderlerine, din adamlarına, aydınlara ve dini kurumlara düşen, toplumlarımızın geleceği için sorumluluğumuz doğrultusunda dinimizin iman, ibadet ve ahlak esaslarının toplumda egemen olması için var gücümüzle çalışmaktır” dedi.
[caption id="attachment_4698" align="alignnone" width="595"] Manevi ve Sosyal Sorunların Çözümünde Dinin ve Din Adamlarının Rolü Toplantısı Arnavutluk Tiran’da Gerçekleşti[/caption]Konuşmasında İslam dünyasının küresel ölçekte yaşadığı sorunlara dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Görmez önemli mesajlar verdi.
Modern zamanlarda kişisel rahatlık, lüks ve eğlencenin sürekli yüceltildiğine, insanda temel özdenetim mekanizması olan “istek ve ihtiyaç” dengesinin bozulduğuna, Yaratıcı’yı ve ahireti yok sayan bir sorumsuzluk anlayışının ve her şeyi mübah gören acımasız bir dünyevileşmenin yaşandığına değindi.
Görmez, şöyle konuştu; “Modern zamanlarda İslâm’ın özellikle şiddet ve terörle bağdaştırılmaya çalışılması İslamofobi’yi besleyen en önemli faktördür. Müslümanlar üç yüz yılı aşkın süredir sürekli şiddete, işgallere, savaşlara ve katliamlara maruz kalmışlardır. Yeraltı ve yer üstü kaynakları sömürülmüştür. Aslında bugün de durumun bundan pek farklı olduğu söylenemez. Dolayısıyla İslam coğrafyasında zihinler ve gönüller yaralıdır. Ayrıca bilinçli ve sistematik bir şekilde Müslümanların kutsallarına hakaret edilmekte, değerleri aşağılanmaktadır. İslâm toplumları somut işkencenin yanında soyut ve kültürel bir işkenceye de tabi tutulmaktadırlar. Tüm bunlar peş peşe geldiğinde bu olaylar Müslümanların tepki biçimini etkileyerek İslamofobi’yi besleyen ve körükleyen bir unsur hâline gelmektedir. Bu kısırdöngü içerisinde sürekli İslâm ve Müslümanlar zarar görmekte, İslamofobi ise güçlenerek Batı’da bir endüstri hâline gelmektedir.”
[caption id="attachment_4699" align="alignnone" width="595"] Toplantıda Başkan Görmez, İslamofobiyi Oluşturan Unsurlara Değinerek İslam Coğrafyasında İnsan Yetiştiren Unsurların Gözden Geçirilmesi Gerekliliğine Değindi [/caption]“Hem İslâm coğrafyasındaki sorunların çözümü hem de Batı’da yükselen İslam düşmanlığı karşısında nasıl bir tavır belirlenmesi noktasında topyekûn İslâm dünyasının, insan yetiştiren bütün mekanizmalarını yeniden gözden geçirmesi gerekmektedir. Bunu sağlamanın ve geliştirmenin en temel yolu ilim ve hikmetten geçmektedir. İslâm’ın yolu ilim ve irfan yoludur. Ahlâkî erdem ve faziletlerdir. Hak, hakikat ve hukuk duyarlılığıdır. Sahih bilgiye dayalı öğretilerdir. Her türlü aşırılıktan uzak kalarak orta yolu tutmaktır. Sevgili Peygamberimizin çağlar üstü örnekliğidir. Kısacası İslâmî çizginin dışına çıkmadan, sünnet-i seniyyeye bağlı, çağı anlayan, takvaya dayalı Müslümanlıktır. Asrın idrakine sunulmuş İslâm’dır. Endülüs’ü, Maveraünnehir’i inşa eden medeniyet değerleridir.”